Deniz Özgün Yazılar

19. Yüzyılda Metal Gemi Çağına Giden Yol

Eshab Yalçın tarafından yazılmıştır.
19. Yüzyılda Metal Gemi Çağına Giden Yol
Denizler, uçsuz bucaksız mavilikler her zaman insanoğlu tarafından sevilmiş ve benimsenmiştir çeşitli insanlık tarihinde çok öncelerden beri insanlar için balıkçılık vb. gibi faaliyetlerle bir geçim kaynağı olmuş daha sonra M.Ö. önce 4000’de Mısırlıların kürekli ve yelkenli tekneler yapması ve bu akımın zamanla gelişmesi denizcilik kavramını ortaya çıkarmış ve denizler ticaret için çok önemli bir yol haline gelmiştir. Tarihin ilerleyen safhalarında da bu deniz araçları büyümeye başlamış ve gemiler ortaya çıkmıştır.Tabi en sonunda bu ünitelerde insanların vahşi hırsalrına,yıkımlarına hizmet etmek amaçlı askeri formalarına bürünmüş ve “savaş gemileri” ortaya çıkmıştır.
  Güzel yurdumuz ve bir yarımada olan Anadolu’da bilindiği üzere ilk askeri denizcilik faaliyetleri 1071’de Çaka Bey tarafından başlatılmıştır. Sonrasında Selçuklular gelip geçmiş ve tarih sahnesine Osmanlı’lar çıkmıştır. Ben bu yazı serisinde Osmanlı denizciliğinin en parlak dönemlerini es geçeceğim çünkü asıl konumuz Osmanlıyı çöküşe götüren dönemdeki deniz etkinliği olacak o yüzden de bu dönemde olan bitenin iyi şekilde anlaşılabilinmesi için dünyada olup bitenlerin neyin ne ve nasıl olduğunun anlaşılması gerekli. Bu yüzden gelin hep beraber 19.yy’da deniz savaşaları nasıldı? Savaş gemileri nasıldı? Teknoloji nasıl gelişti ve nereden nereye gelidi? Gibi sorulara yanıt aramakla başlayalım.
  18.yüzyılın başlarında herkesin illaki bir defa gördüğü tahtadan, koca koca yelken direkleri ve yelkenleri olan yanları ağızdan dolma toplarla dolu Hat gemisi(bizdeki ismi kalyon)tipi savaş gemileri donanmaların ana gücünü oluşturmaktaydı. Bunlarınn yanında da fırkayetyn, sloop(korvet) gibi daha küçük ve hızlı üniteler yer alıyordu.
Hat Gemilerinin en ünlüsü HMS Victory
Bu tahta ve yelkenli gemilerin modern gemilere evrimleşmesinin ilk aşaması 1802 yılında buhar motorunun ilk defa “Charlotte Dundas” isimli bir tekneye entegre edilmesi oldu. Bu küçücük tekne insanoğluna hantal ve rüzgar gücüne göre yön ve itişi kontrol edilebilen yelkenli gemiler yerine kontrol ve itişin kendi elimizde olduğu bir yöntemin varlığını gösterdi.
Charlotte Dundas

Bu oldukça ilgi çekici yöntemi ilk kullananlar ise Robert Livingston ve Robert Fulton adındaki girişimciler oldu ve “Nort River Steambot” isimli tarihin ilk nehir otobüsüdenilebilecek yandan çarklı bir tekne yaptılar. Bu yandan çarklı gemi modern savaş gemilerine giden yolda atılan ilk adım oldu.

North River Steambot
Yandan çarklı gemiler gelişmeye devam ettiler fakat hiçbir zaman bu sistem bir savaş gemisine entegre edilmedi. Bunun sebebi ise geminin yanındaki koca çarkların doğal olarak düşmanın öncelikli hedefi olacağıydı ve gemiyi tamamen hareketsiz kılbileceğiydi. Bu yüzden deniz muharrebeleri 1850’li yıllara kadar yeleknli gemilerle yapılmaya devam etti. Gemilerin buharlı itişe kavuşması için çark sisteminden daha farklı birşey gerekiyordu.
  Yelkenli gemiler tarihteki efektifliklerinin sonuna yaklaşırken 1853 yılında Kırım savaşı patlak verdi.Bu savaşta Gürcistana sevkiyat yaptığı sırada kötü hava koşulları yüzünden Sinopta duraklayan Osmanlı Donanması demirlemiş haldeyken Ruslar tarafından baskına uğradı ve 3000 personelimiz şehit oldu. Gemilerimizden de biri hariç hepsi ya battı ya da karaya oturdu.Bu savaş tarihteki son sadece yelken ile itki sağlayan gemilerin kullanıldığı savaş oldu ve gülle yerine Fransızlar tarafından icat edilen patlayıcı ve şarapnel etkili mermilerin kullanıldığı ilk savaş oldu. Maalesef o zamanlar Avrupa’nın oldukça gerisinde kalmış Osmanlı Devleti yeni bir buluşa imza atmak bir yana yeni buluşların üzerinde denendiği bir kobay haline gelmişti.
Sinop Baskını
1820’lerde Henry Jhoseph Paixhans isimli Fransız topçu subayı zaman ayarlı ve patlayıcı mermileri icat etti. BuBu mermiler klasik top güllerlerinin içi oyularak barut doldurulması ve çok sıkı bir şekilde kapatılmasıyla yapılıyordu. Mermiler zaman ayarlıydı ve düşman geminin içine girdikten bir süre sonra infilak ediyordu.Paixhans bu mermileri ateşleyen topları da icat etti ve bunlara “Paixhans Topu” denilidi.
Paixhans’ın patlayıcı mermisi
Paixhans Topu

Paixhans Topu ve patlayıcı mermilerini Fransa, Amerika ve Rusya benimsedi. Muazzam bir hasar verebilmesine karşın sistemin sıkıntıları vardı,attığı içi dolu mermilerin ağırlığı ve içinin dolu olması yüzünden mermiyi fırlatmak için koyulan barut miktarı belli bir seviyenin üzerine çıkamıyordu. Bu da beraberinde kısa menzil ve düşük isabet oranı getiriyordu. BuBu sistemi benimsiyen Amerika Amerika-Meksika savaşı sırasında bu dezajantajların sıkıntısını çekti. Bu duruma çare olarak Amerikan Tümamirali Jhon Adolphus Bernard Dahlgren havada daha hızlı hareket edebilecek,hedefe daha iyi isabet salayabilecek ve hadefe temas ettiğinde patlayabilecek ve hala günümüzde de kullanılan sivri uçlu konik top mermisini icat etti. Ve daha uzun menzil için bu mermiyi ateşleyecek bir topta yaptı Dahlgren topu denilen bu topun daha fazla barut alabilmesi için barut haznesi genişletildi,çeperleri kalınlaştırıldı ve patlama basıncını eşit yaymak için oval bir biçimde yapıldı.Dahlgren’in bu tasarımı o dönemki fizik ve matematik yasalarınca tamamen tastik edilerek ortaya çıkmıştı. ee bu toplara şekillerinden dolayı “soda şişesi” deniliyordu.  

Jhon Adolphus Bernard Dahlgren
Dahlgren Topu
Dahlgren Topu

Patlayıcı mermilerin tehlikesi Sinop Baskını vesilesi ile tüm dünya tarafından anlaşılmıştı. Bu yüzden savaş gemilerinde bir başka devrimin daha kapısı aralanıyordu.Bu devrim ise “metal gövde” idi. Her ne kadar Amerikalılar ve Meksikalılar daha önceden metal gövdeli ufak fırkateynler veya karakol gemileri yapmış olsada ilk gerçek hamle Patlayıcı mermileri icat etmiş ve tehlikesinin farkında olan Fransa’dan geldi. Fransızlar 1850 yılında Napoleon gemisi ile tarıhte ilk metal gövdeli savaş gemisini suya indirdi.Bu gemi modern gemilere giden devrimlerden ikisi olan buhar motoru ve metal gövdeyi bir arada bulunduruyordu(Napoleon her ne kadar buhar motoruna sahip olsada hala yelkende bulunduran bir gemiydi). Ama asıl olay şuydu.O da Napoleon’un modern savaş gemilerine giden yoldaki üçüncü devrim olan “pervane”yi de bünyesinde barındırıyor olmasıydı.

Fransız savaş gemisi Napoleon
Özellikle 19.yüzyılda birçok suda itiş sağlayabilen pervane tasarımları patent başvurularında bulunmuştu. Fakat bu tasarımların içinden sadece John Ericsson kağıda dötüğünü gerçekleştirebildi. Borçbatağından dolayı hapise düştüğü sırada bu dahi İsveçli makine mühendisi bir rotasyon makinesi üzerine çalıştı. Abisininde yardımıyla hapisten çıkar çıkmaz bu projeyi hayata geçirmek için kolları sıvadı. Projeyi ilk önce Kraliyet Donanması’na sundu fakat olumlu yanıt alamadı. BuBu sırada Amerikan deniz subayı Robert F. Stockton ile tanıştı ve icadı Amerikan Donanması’na sundular fakat Stockon bu pervaneli itiş sistemini kendisi icat etmiş gibi lanse etti, donanma aynı zamanda 12 inç top siparişi de vermişti Ericson detaylı çalıştığı için topu yapması uzun sürüyordu, bu sırada Stockton kalitesiz çelikten hızlıca kendi topunu üretti ve Amerikan kongresine sundu. Sunum sırasında pervane itişli ve 12 inç toplarla donatılmış olan USS Princeton gemisinin güvertesinde pare pare gösteri atışları yapılırken son atışta kalitesiz üretilmiş top infilak etti ve içlerinde Amerikan Donanma Bakanı, Dışişleri Bakanı ve Belçika Amerikan konsolosunun da buluduğu 6 kişi öldü, 12 kişi de ağır yaralandı.Stockton tam hapise atılacakken infilak eden topun tasarımının Ericsson’a ait olduğunu söyledi. Neyseki Amerkian üst düzey yetkililerinin kendisiyle irtibatı kesmesine rağmen Ericsson Avrupa ülkelerinden yüklü miktarda pervane ve buhar motoru siparişi aldı. Ama Ericsson’un tarihe adını altın harflerle yazdırması 1861’de Amerikan İç Savaşı’nın patlak vermesiyle mümkün oldu. Bu savaşta Ericsson adaletli taraf olan Kuzey’in yani Amerika Birleşik Devletleri’nin yanında yer aldı. 8 Eylül 1861 senesinde Ericsson’un kapısı çalındı. Bu tarihten sonra Ericsson’un buhar motoru, pervaneli itiş, metal gövde ve delici/patlayıcı mermiler gibi devrimleri 100 gün içerisinde bir araya getirerek denizcilikte bir çağı kapatıp yeni bir çağı açacaktı. O çağ İronclad yani “Demir gemiler”çağıydı.
John Ericsson
John Ericsson’un pervanesi
Demir Gemier çağı ile serinin bir sonraki yazısıyla devam edeceğiz. Bu bölümde 19.Yüzyılda savaş gemilerinin nasıl ve ne kadar hızlı evrimleştiğini ve demir gemilere giden yolu  sizlere anlatmaya çalıştım .Serinin devamı için takipte kalın, Görüşmek üzere.
Yazar: Eshab YALÇIN

Etiketler

Yorum Ekle

Yorum yazmak için tıklayın